Türbenin girişi ve bahçesinde yer alan sütunlar.
Manisa'nin merkez ilçelerinden Yunus Emre Belediyesi'nin Horozköy Mahallesi'nde yer alan türbeyi bulmak oldukça zor. Manisa'dan Menemen istikametine giderken hemen çevre yolunun 2-3 km kuzeyinde yer alan türbe ile ilgili yön levhası veya asfaltlı bir yol bulunmamakta. Navigasyon yada benim gibi yakınlarda yaşayanlara adres sorarak yerini bulabilirsiniz. Türbede kitabe boşluğu yada kitabe bulunmamaktadır. Ana binanın önüne mescid ve türbedar odası eklenmiş. Türbe tek merkezi kubbelidir. Giriş kapısının sağında pencere boşluğu vardır. Türbe devşirme malzeme, moloz taş ve tuğlayla özensiz örülmüş duvarları ile mütevazi tasarımıyla tipik Selçuklu ve Saruhanbeyoğulları beylikler dönemi özellikleri taşımakta. Türbenin hemen yanında önceki türbedarlara ait olma olasılığı yüksek mezarlar bulunmakta. Tarihçilerin bir çoğuna göre Karaca Ahmet'in asıl kabri burada. Manisa, tarihi kimliğine paralel olarak bir evliya şehridir. Saruhanoğulları Beyliği'nden itibaren halk tarafından fatihler, devlet adamları, mutasavvıflar ve meczublar yatır haline getirilerek ziyaret edilmiştir. Bu durumu, 19. yüzyılda yaşamış olan Manisalı şair Tevhide Hanım "Destân-ı Mağnisa" adlı şiirindeki şu dörtlük ile çok güzel ifade etmektedir;
"Çölünde Karaca Ahmed Sultân hazırken
Üstünde Saruhan Baba nâzırken
Üstünde Saruhan Baba nâzırken
Sağda Hâki Baba solda Kırtık Sultân vezirken
Deftede kayd olmaz vebâli Mağnisa'nın"
Deftede kayd olmaz vebâli Mağnisa'nın"
Türbenin dışında yer alan uluağaç. Hoşkadem Paşa Vakfiyesi Senedi'nde bahsedilen Gökçeağaç bu olabilir mi?
Doğum ve ölüm tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Karaca Ahmet; esmer benizli, çatık kaşlı, ağırbaşlı biriydi. Çehresinin esmer olmasından "Karaca" Ahmet denilmiştir. İddialara göre; İran’daki devlet adamlarından biri olan Süleyman Horasanî’nin oğludur. Saray hayatını bir kenara bırakıp kendini dine ve maneviyata adamıştır, dervişlik yolunu seçmiştir. Ülkesini terk edip Anadolu’ya gelmiştir. Anadolu’da ilk olarak nereye yerleştiği bilinmemektedir. Manisa’nın fethi sırasında Saruhanoğulları ile birlikte hareket etmiştir. Karaca Ahmet, derviş olmasının yanı sıra aynı zamanda bir hekimdir. Gençliğinde Psikiyatri eğitimi aldığı ve Tıp alanındaki bilgisi ile öne çıktığı söylenmektedir. Yaşadığı dönemde pek çok hastayı tedavi etmiştir. Hekimlik özelliği halk arasında bilinir bir hale gelmiştir ve günümüzde hala birçok kimse dertlerine deva bulmak amacıyla türbelerini ziyaret etmektedir. Bilgilerin bir çoğu rivayetlerden oluşsa da Horasanlı Türkmen Beyi'nin oğludur. Karaca Ahmet, Moğol istilası öncesinde Anadolu’ya gelen Horasan erenlerindendir. Anadolu’da yapılan fetihlere katılmış ve Anadolu'nun İslamlaşmasına katkı sağlamıştır. Rivayetler dışındaki ilk yazılı bilgi Saruhanoğlu İshak Çelebi’nin 1371 tarihinde Manisa’da Şeyh Revak Sultan’a vakfettiği arazi için düzenlettiği vakfiyedeki şahitler arasında "Süleyman Horosani oğlu Karacaahmet" diye geçmektedir.
Türbenin dış kapısı ve yanında yer alan sütun parçası.
1371’deki vakfiye senedine göre sağ olan Karaca Ahmet'in, Hacı Bektaşi Veli'ye dervişlik hizmetinde bulunduğu rivayet edilse de Hoşkadem Paşa Vakfiyesi Senedi'ne göre Hacı Bektaş Veli ile görüşmesi imkansızdır. İshak Çelebi’nin
vezirlerinden Murtaza Bey’in oğlu olan Emir Bekir Hoşkadem Paşa’nın
1397 yılına ait vakfiyesi ise şöyledir; …Gökçeağaç denilen iki parça arazinin hepsinden gelen hasılat Karacaahmed Tekkesi’nin sakinlerine, orada yapılmış türbesine ve türbesine gelenlere, türbenin hizmetçileri ile gelip gidenlerin durumlarına göre onların yeme içmelerine harcanacak...Bu vakfiye senedine göre Karaca Ahmet vefat etmiştir. Bu durum, vakfiyenin yazıldığı tarihte Karaca Ahmet’in vefat ettiğini ve türbesinin ziyaret yeri haline geldiğini göstermektedir. Ayrıca türbe yanında bir de tekkenin bulunduğunu anlıyoruz. Ancak bu tekke günümüze ulaşamamıştır. Yine türbenin bulunduğu alanda aynı isimde bir köy bulunmaktaydı. Manisa 181 nolu Şer’iyye Sicilleri’nin 1721 tarihli kaydında adı Karye-i Karaca Ahmed olarak geçmektedir. Ancak bu köy uzun yıllar önce terk edilmiştir. Köyden günümüze ulaşabilen her hangi bir yapı bulunmamaktadır. Aşıkpaşazade, Karaca Ahmed’in Orhan Gazi devrinde sağ olduğunu I.Murad zamanında öldüğünü yazmaktadır. 1371’de sağ olan Karaca Ahmet büyük bir ihtimalle I.Murad’ın ölüm tarihi olan 1390’dan önce vefat etmiş olmalıdır. Tire’de mezarı bulunan Bali Baba’nın soy kütüğünde Karaca Ahmet’in isminin de yer aldığını bu arada belirtmek gerekir.
Karaca Ahmed'in ahşaptan yapılma sandukası.
Karaca Ahmed'in makamları;Sevilen, sayılan, saygı duyulan, ilim sahibi kimseler öldüklerinde de aynı saygı ve sevginin devamı olarak onların mezarlarının bulunduğu mekanlara halk tarafından kutsiyet addetilip ziyaret mekanlarına dönüşür. Hatta bunun diğer bir yansıması ise aynı zadların birden fazla hatta Anadolu dışında türbesi ya da makamı bulunmasıdır. Örneğin Yunus Emre ve Tabduk Emre'nin de bir çok yerde makamı bulunmaktadır.
Bahçede yer alan Osmanlı'nın son dönemlerine mezar.

Her ne kadar bu mekanlar yoğun ziyaret alırken, gerçek kabirlerinin nerede olduğu tarihçiler tarafından tartışılmaya devam ediyor. Karaca Ahmet'in En yaygın olarak bilinen makamlarından biri Anadolu yakası Üsküdar Aşçıbaşı Mahallesi, Karaca Ahmet Caddesi’nde yer alan türbesidir. İnşa tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte bu türbenin Dergah'ında yer alan kitabede 1595 yılında Safiye Sultan'ın yanındaki dergah ile türbeyi birlikte yaptırdığı yaptırdığı yazmaktadır. Bir diğeri ise Uşak, Ulubey ilçesi, Karacaahmet köyünde yer almaktadır.

1934 tarihli latin harfleriyle yazılmış mezartaşı. Üst kısmında Ay-Yıldız yer almakta.
13 ve 14. yüzyıllarda yaşadığı tahmin edilen Karaca Ahmet hakkındaki bilgiler kesin olmamakla birlikte İstanbul'da mezarı bulunması düşük bir ihtimaldir. Anadolu erenleriyle buluştukları tanıştıkları rivayet edilir ki bunlar; Sarı Saltuk,Geyikli Baba ve Taptuk Emre'dir.
Bahçede yer alan Osmanlıca mezartaşı.
Karaca Ahmed mi? Horos Dede mi?
Yazar Mehmet Emin
Müderrisoğlu’na göre Horozköy’de bulunan Karaca Ahmed türbesi
diye bilinen türbe aslında Oklu Horoz Dede'ye aittir.
Saruhanoğulları şeyhleri arasında sayılan ve Horozköy'de
yaşadığı belirtilen bu şahsın, bugün Karaca Ahmed'e ait oldugu
bilinen türbede yatıyor olması daha muhtemeldir. Müderrisoğlu'na
göre Horozköy ismini yine bu zattan almıştır. Revak
Sultan Vakfiyesi'nde şahitler arasında isimleri Yunus-i Horasanî
oğlu Horos Dede olarak geçen kişi, İshak Çelebi döneminin önde
gelenlerinden biri olmalıdır. Bahsi geçen şahısların vakfiyede
imzalarının bulunması beylik merkezinde bulunup şehrin önde
gelenlerinden olduklarını göstermektedir. İshak Çelebi de
kendisini tanıyor ve şahitliğini geçerli kabul ediyor olmalıdır.
Buna rağmen Yunus-i Horasanî oğlu Horos Dede’den Revak Sultan Vakfiyesi haricinde bir kayda rastlanmamıştır.
Türbe bahçesinin kuzeyinde yer alan Osmanlıca mezartaşları
Bahçede yer alan sütunlar.
Türbenin dışında yer alan su kuyusu, üstü beton ile kapatılmış.
Devşirme taşlar ve kaide deliklerine göre daha önce kuyudan su çekme sistemi günümüzdekinden farklı bir düzenek kullanılarak yapılmaktaymış.
Ancak Anadolu'da ilk amacın işlevsellik olduğu göz önündedir. Karaca Ahmet türbesinde de bu tür malzemeler kullanılmış. Türbenin bahçesinde yer alan sütunlar ve bahçe dışında yer alan yapı elemanları burada daha önce bir yapı bulunduğunun kanıtlarıdır. Ayrıca bahçe kapısı önünde yer alan su kuyusunda bir çok devşirme eleman kullanılmış. Roma dönemi yada öncesine ait olan pagan tapınağı yada sunak alanı olma ihtimali çok yüksek olan bu yapının ne olduğuna dair bir bilgi bulamadım. Bulabildiğim tek bilgi ise yazar Hikmet Bozkurt'un “Ege Kültüründen Yapraklar” adlı eserinde Manisa’nın “Sibel
Dini”nin merkezi olduğu “İlahların annesi” Sibel (Kıbele) ile Kronos’un evlendiği yer olan Manisa Dağı’ndan başlayarak efsanelerin izinde ortaya koyduklarıdır.
Manisa’nın içinde bir Ayn-i Ali Mezarlığı (Ayn-ı Ali; günümüzde Manisa'da park haline getirilmiş eski bir mezarlık) vardır. Bu mezarlığın altında da meydanda kalan sütunlardan anlaşıldığına göre Dorique mimari tipinde bir harabe vardır.(…) burada bulunan sütunlar arasında bir de Fallus bulunmuş ve Manisa Müzesine kaldırılmıştı. Onun delaletiyle hükmediyoruz ki burası en büyük Sibel mabetlerinden birisi idi. Horozköy, Karacaahmet Mezarlığı’ndaki Ayn-ı Ali’dekine benzer üslupla yapılmış bir başka harabe vardır. Burada da bir Fallus bulunmuş ve Manisa Müzesi’ne nakledilmişti. Manisa’nın bu dinin merkezi olduğunu gösteren bir başka vesika daha vardır: Akpınar’daki heykel. Manisa dağının şimal versanı üzerindeki kayalara oyulmuş o koca kabartma Sibel’in ta kendisidir. Ve başka hiçbir yerde de eşine tesadüf edilmemiştir. Yakın zamanlara kadar (Papaz) diye bilinen bu heykel, maalesef zamanın ve kıymet bilmeyen ellerin tahribine uğramıştır. Papaz kabul edildiği için yeni alınan tabanca ve tüfeklere hedef vazifesi görmüş, yüzü parça parça edilmiştir. Hâlbuki o Sibel’in ta kendisidir. Bundan başka Manisa Müzesi’nde birçok Sibel heykelleri vardır.

Türbenin dışında kuyunun hemen doğusunda yer alan bloklar ve sütun parçaları.
Türbe içinde yer alan türbedarlara ait eski bir fotoğraf.
Yazar Müslüm Ulusoy'un Arşivinden Türbenin Girişi - Eylül 2000.
Manisa Büyükşehir Belediyesi restorasyon ve peyzaj çalışması için yapıyı projelendirmiş, belediyenin sitesinden görsellere ve detaylara ulaşmak mümkün. Aşağıda belediyenin hazırlattığı 3D görseller ile çalışmalardan sonraki alacağı yeni halini paylaştım. Milli mirasımızı koruma, sahip çıkma ve gelecek nesillere aktarma gayesinde olanların hala sayıları azalsada var olduklarını bilmek beni mutlu ediyor.
Kaynak; Manisa Büyükşehir Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı.
-YAZI SONU-
Son güncelleme: 11.10.18 - 11:36.
KAYNAKÇA;
1-KARACA AHMET TÜRBESİ’NDE ÇOCUK SAHİBİ OLMAK İÇİN GERÇEKLEŞTİRİLEN HALK HEKİMLİĞİ -UYGULAMALARI (Folk Medical Applications Performed to Have Children in Karaca Ahmet- Sultan Tomb) - adlı makale - Ömer Halisdemir Üniversitesi Arşivi.
2-Yazar Müslüm Ulusoy'un Arşivinden Karacaahmet Sultan Türbesi, Horozköy - Manisa.
3-"Karacahmet Manisa" - adlı başlık - Evliyalar.net sitesi.
4-“Saruhanoğulları Beyliği Döneminde Manisa’da Öne Çıkan Şahsiyetler” adlı eser – Yazar; Fatih SARIKAYA.
5-"ONALTINCI ASIRDA RAFIZÎLİK ve BEKTAŞÎLİK" - Ahmet REFİK - İstanbul, 1932.
6-“Ege Kültüründen Yapraklar” – Yazar; Hikmet Bozkurt - Teknik Kitap ve Mecmua – sayfa; 94-95 - İzmir 1952.
7-“MANİSA KULTUR TURİZMİ PAYDAŞ ANALİZİ VE STRATEJİ ONERİLERİ PROJESİ” - Proje Sahibi Kuruluş: Ege Derneği - İştirakçi Kuruluş: OBASYA Turizm Geliştirme Kooperatifi - Destekleyici Kuruluş: T.C. Zafer Kalkınma Ajansı.
8-"Sicillere Göre XVI. ve XVII. Asırlarda Saruhan Zaviye ve
Yatırları" - Yazar; İbrahim GÖKÇEN - 1946.
9-“Ege Kültüründen Yapraklar” adlı eser - Yazar; Hikmet Bozkurt.
10-“Manisa Şehrinde Evliya Kültü” adlı eser – Yazar; Gürol PEHLİVAN
– İzmir, 2012.
11-“Osmanlı taşrasında
kadın, şair, Mevlevi olmak: Tevhide Hanım ve Divanı” – Hazırlayanlar; Gürol
Pehlivan, Bülent Bayram, Mehmed Yeysî Dörtbudak - Manisa Belediyesi Kültür yayınları - 2007.
12--“181 NUMARALI ŞER’İYYE SİCİLLERİNE GÖRE LALE DEVRİ’NİN İLK YILLARINDA MANİSA’DA SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT” – Hazırlayan; Derviş ÖKSÜZ – 2016.
12--“181 NUMARALI ŞER’İYYE SİCİLLERİNE GÖRE LALE DEVRİ’NİN İLK YILLARINDA MANİSA’DA SOSYAL VE EKONOMİK HAYAT” – Hazırlayan; Derviş ÖKSÜZ – 2016.