Kuzey Kıbrıs Turu - Bölüm 1; Barbarlık Müzesi - Lefkoşa

Barbarlık Müzesi, katledilen aile üyelerinin eşyaları.

Kıbrıs Türkleri 1963 yılı 20 Aralık gününden itibaren olağanüstü bir Rum vahşetini yaşadı. Masum ve silahsız Türkler kurşunların hedefi olmuştular. Tek suçları Türk olmaları ve Kıbrıs'ta yaşamalarıydı. Rumlar, Hz. İsa’nın doğumu bahanesiyle sokaklara dökülmüşlerdi. 1960 yılında adada bir cumhuriyet kurulmasına rağmen Makarios bu anayasayı kabul etmeyecek ve anayasanın kendi lehlerinde değiştirilmesi için Türk tarafına öneride bulunacak ve Türkler bu öneriyi red edeceklerdi. Asıl amaç ise Türkleri karşılık vermeye zoralayarak kendi katliamlarını meşrulaştırmaktı. Yunan Hükümeti adaya 200 bin EOKA militanını çoktan göndermiş katliam hazırlıkları başlamıştı. Akritas Planı zaten uygulanmaya başlamıştı. Bu plana göre Lefkoşa, 8 saat içinde ele geçirilecek ve Türk Köyleri yok edilecekti. Markos Drakos adlı bir militanın heykelini Rumlar kendileri bombaladılar ve suçu Türkler'in üzerine attılar. Artık Türkler'e saldırmak için uygun ortam oluşmuş oldu. Dünya kamuoyuna da, Türkler bizlere saldırdı denilerek Rumlar kendilerini haklı göstermeye çalıştılar.

 Barbarlık Müzesi dışarıdan görünüşü.

Kanlı Noel, 20 Aralık 1963 gecesi, Lefkoşa'nın Tahtakale semtinde otomobillere açılan ateş sonucunda iki Türk'ün öldürülmesiyle başlamıştır. 24 Aralık 1963'te Lefkoşa'nın Kumsal semtinde Nihat İlhan'ın ailesi ile beraber 11 kişi öldürülmüştür. İlk başta 30 köy saldırılara maruz kalmış, toplamda ise 103 köye saldırılar yapılmıştır. Kıbrıs Türkleri yaşadıkları 103 köyü terk etmek zorunda kalmıştır. Olay, sistemli şekilde yapılan bir Türk Soykırımı'dır.


 Barbarlık Müzesi'nin hemen girişi.

Barbarlık Müzesi, günümüzde başkent Lefkoşa’nın Kumsal Mahallesi, Şehit Mürüvet İlhan Sokak’ta yer almaktadır. Müze denilen bina aslında tek katlı bir evdir. O hazin gece, Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alay Doktoru olan Binbaşı Nihat İlhan evde yoktu. Evin kapısına dayanan Rumları duyan Mürüvet İlhan, çocukları MuratKutsi ve Hakan’ı yanına alarak evin banyosundaki küvetin içine saklanırlar. O sırada evde bulunan ev sahibi Ferdiye Gudum de tuvalete saklanır. Kapıyı kırarak içeri giren Rumlar, evdeki herkesi kurşun yağmuruna tutmuştur. Gözleri dönmüş Rumlar katliam da sınır tanımamışlardır. Çocukları bile katletmekten uzak durmayan, insanlıktan nasiplerini almamış katiller tüm Dünya’nın gözü önünde insanlığı da o gece katletmişlerdir. Evin salonunda yer alan yer alan çocuklara ve Mürüvet hanıma ait eşyaları görünce ağlamamak elde değil. Sadece Türk ve Kıbrıs’ta oldukları için katledilenler bize Kıbrıs’ta yaşana olayların/vahşetin ne boyutlarda olduğunu göstermesi bakımından çok önemlidir.

  
Rahmetli Rauf Denktaş'ın katliam ile ilgili sözleri.

Yaralıların tedavisi içi canla başla vatana hizmet eden Tabip Binbaşı Nihat İlhan, ailesini en son 18 aralık günü görmüştü. Ailesinin katledildiğini olaydan 3 gün sonra öğrenebilecekti. Türkiye büyükelçisiNihat İlhan'a ailesinin katledildiğini söylediğinde cevabı "Vatan sağolsun" olmuştur. Allah hiç kimseye böyle bir haberi vermeyi veya almayı nasip etmesin. Türkiye’den gelen iki uçak ile Kanlı Noel'de yaralananlar ve cenazeler alınmış. Ardından Nihat İlhan'ın eşi ve çocuklarının cenazeleri Erzincan’a götürülmüş. Nihat İlhan çocuklarının cenazelerini elleriyle yıkamıştır, aile kabristanına gömülmüşlerdir.


 Kıbrıs'ta yaşanan vahşetin fotoğrafları.

Nihat İlhan olaydan sonra 44 yıl adaya ayak basmamıştır. İlhan, 44 yıl sonra gittiği Kıbrıs'ta, Hürriyet Gazetesi'ne verdiği röportajda Ada'ya nasıl geldiğini ve olaylar öncesi Rumların durumlarını anlamak bakımından çok önemli açıklamalarda bulunmuştur;

Türkiye’de askeri tıp akademisinden mezun olduktan sonra bir helikopter ile Kıbrıs Türk Alayı’na Baştabib olarak geldim. O dönemde Türk alayı ile Rum alayı birbirlerinden yüz metre mesafedeydi. Birçok yaralı geliyordu. Eşimi, küçük iki çocuğum ile 3 aylık oğlumu Lefkoşa’nın Kumsal adı verilen bölgesinde kiraladığımız bir eve yerleştirmiştim. Alaya su sağlayan borular önce Rum alayına sonra Türk alayına geliyordu ve suyu sürekli kesiyorlardı. 1960 anlaşmalarına göre de Yunan, İngiliz ve Türk subaylar sürekli bir araya geliyorduk. Rum askerleri oduncu kıyafeti ile gizlice yakınımıza gelip sürekli bizim alay hakkında istihbarat topluyordu. Rum askerleri de Yunan alayının üniformaları içinde geliyor ve bilgi topluyorlardı. Bir defasında Türk ve Rum askerlerine tıp dersleri verirken Rumlar tahtaya benim karikatürümü yaptı. Bu karikatürde ateşin üzerine beni oturtmuşlardı ve ’Beni yakacaklarını’ söylediler.
 Kıbrıs Türk Alayı Binbaşısı Dr. Nihat İlhan'ın eşi ve çocukları saklandıkları küvetin içinde katledildiler.

Nihat İlhan aynı röportajda izlenimlerini aktarmış, gençlerin her şeyi unuttuklarını ve milliyetçilik fikirlerinin kaybolduğunu şöyle ifade etmiştir;

Burada (Lefkoşa) askeri törenlere katıldım. Kumsal katliamında benim evimde bulunan ve Rumlar’ın saldırısından yaralı olarak kurtulan 3 Kıbrıslı Türk’le de karşılaştım. O günleri sanki yeniden yaşadım. Kıbrıs çok değişmiş. Çok gelişmiş ama izlediğim kadarıyla Kıbrıslı gençler Kıbrıs sorununda artık farklı düşünür olmuş... Rum’un neler yaptığını ve nasıl bir millet olduğunu bilmiyorlar... Unutmuşlar, ama biz unutamayız.
 Dr. Nihat İlhan'ın eşi ve çocuklarının saklandıkları küvet halen katliamın izlerini taşıyor.

Bana göre Annan Planı (Annan Planı; Türk ve Rum kesimleri halinde bölünmüş Kıbrıs Adası'nın sözde bağımsız bir devlet olarak birleştirilmesini öneren Birleşmiş Milletler planıdır. Adını, planı ortaya atan BM eski genel sekreteri Kofi Annan'dan alır), Türk kesiminin toprak kaybı dahil pek çok kazanılmış hakkını gasp eden bir anlaşmadır. Bu plan ile alakalı çok enteresan bir durum var aslında, Emperyalizm, Dünya'nın her yerinde ülkeleri bölmeye çalışırken (Örnek; Sudan, Irak, Suriye vs.), Kıbrıs'ı birleştirmeye çalışmaktadır. Daha da ilginç olanı ise Nisan 2004'de KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde yapılan referandumlar ile oylamaya sunulan plan, Türk tarafından %64,91 oranında Evet, Rum tarafından ise %75,38 Hayır ile hayata geçirilememiştir. Bu bir utanç vesilesi olmalıdır. Aslında bu konu hakkında bir görüş belirtmek istemesem de kendimi alamadım... Son olarak konuyu Rahmetli Rauf Denktaş'ın bu katliam üzerine söylediği sözler ile bitiriyorum;

Bu yuvada hürriyetin bedeli ve Türk olmanın diyeti ödenmiş, Kıbrıs'ın ikinci bir Girit olması önlenmiştir. Megali İdea sevdalıları utansın! Şehitlerimizin ruhları şad olsun.
Siyah kare içine alınmış yerler kurşun delikleri, gözü dönmüşlüğün ve vahşetin izleri.

-YAZI SONU-


KAYNAKÇA;

1-"Rum yalanına yanıt için geldim" - adlı Nihat İLHAN röportajı - 20 Mart 2007 - Hürriyet Gazetesi.

2-"Barbarlık Müzesi" - adlı konu - wikipedia.org adlı site.

1 Yorumlar

Daha yeni Daha eski

İletişim Formu